blogda ara

Duman II - ne albüm çıkarmış herifler (!)

Nisan 22, 2009

Duman II - 2009 - Dibine Kadar

Yazdım çizdim hayal ettim
Sazla sözden ibarettim
Arkamı döndüm emanet ettim
Anlayamadın ya

Aklım fikrim kaynayınca
Söz müzikle ağlayınca
Kalbimi açtım ibadet ettim
Anlayamadın ya

Ama o anladı
O beni anladı dibine kadar

Güldüm geçtim genceciktim
Aşk içinde meşke daldım
Kendimi buldum onu kaybettim
Anlayamadın ya

İyisin hoşsun bir yokuşsun
Harbiden bayağı bir boşsun
Şarkıya türküye lanet olsun
Anlayamadın ya


Duman II - 2009 - Senden Daha Güzel
Kimseyi görmedim ben
Senden daha güzel
Kimseyi tanımadım ben
Senden daha özel
Kimselere de bakmadım
Aklımdan geçen
Kimseyi tanımadım ben
Senden daha güzel

Sana nerden rastladım
Oldum derbeder
Kendimi sana sakladım
Senden daha güzel
Kimseleri de takmadım
Ölsem değişmem
Kimseyi tanımadım ben
Senden daha güzel

istiyor.us

Nisan 19, 2009

her istediğimizi istediğimiz her an istediğimiz şekilde yazabilmeyi istiyor (dot) us ...


aha reklam da öyle değil böyle yapılır

hoşuma giden bazı fıkralar

UYANIK

Ateşli bir köy çocuğu şehrin en büyük marketinde işe başvurur.
Dünyanın bu
en büyük alışveriş merkezinde herşey ama herşey satılmaktadır.
Patron sorar:
* Daha önce hiç satıcılık yaptın mı?
* Evet köyümde bu işi yaptım.
* Patronun gözü cocugu tutar:
* İyi, yarın başlıyorsun. Ertesi gün akşam olur ve patron çocuğu
karşısına
alır;
* Evet, bugün kaç satış yaptın??
* Bir!
* Ne bir mi? Ötekiler 20-30 satış yaptılar, Nasıl bir? Kaç dolar tuttu
peki?
* 320.334 USD doları.
* Patron şaşırır ve sorar:
* Nasıl becerdin bunu?
* Adama küçük boy bir olta, sonra orta boy ve sonra da büyük boy bir
olta sattım.
* Adama nerede balık tutucağını sordum. Kıyıda diyince bir tekneye
gereksinimi olduğunu söyledim. Tekne bölümüne indik ve çift motorlu,
yelkenli, lüks bir yat sattım. Vosvosuyla bunu çekemeyeceğini
söyleyince
son model 4x4 bir jeep sattım. Patron kendinden geçer:
* Ne diyorsun, tüm bunları bir küçük olta almaya gelen adama mı
sattın?
* Genç çocuk yanıt verir:
* Yoo aslında karısı için bir tane orkid istemişti... Ben de ona şöyle
dedim:
"Haftasonun mahvolmuş, sen en iyisi balığa git..."

BAŞ AĞRISI
Joe, yatak kariyeri başarılarla dolu bir insandır. Ancak yaşlandıkça bu
meziyeti inanılmaz bir baş ağrısı yüzünden durmuştur. Sağlığı ve aşk
hayatı
çekilmez, bir hal aldığında tıbbı bir yardıma ihtiyacı olduğunu fark eder.
Kapı kapı, doktor doktor gezdikten sonra problemini çözebilecek bir uzman
hekim bulur kendine;
" - Size bir iyi bir de kötü bir haberim var." der doktor.
" - Doktor önce iyi haberi duymak istiyorum."
" - Sizi baş ağrınızdan kurtarabilirim."
" - Peki kötü haber nedir doktor bey?"
" - Çok nadir görülen bir durum..söylemesi zor ama hadım edilmeniz
gerekiyor. Cinsel organınız, omurganızın alt kısmına baskı yapıyor ve bu
baskı sizde dayanılmaz, bir baş ağrısı yaratıyor. Bu baskıdan kurtulmanın
tek yolu erkeklik organınızı almak."
Joe bu haber karşısında şok olur ve morali çok bozulur. Kendi kendine
sorar;
" - Ne yapsam acaba. Erkeklik organım alınırsa ben nasıl yaşarım. Kimin
için
yaşarım. El içine nasıl çıkarım!"
Cevap vermek için fazla düşünmez ve başka bir şansı olmadığı için bıçak
altına yatmaya karar verir. Hastaneden taburcu olduğunda;
" - Oh be! Dünya varmış. Kurtuldum şu lanet ağrıdan" diye derin bir nefes
alır, ancak üstünde önemli bir parçasının eksik olduğunu hisseder. Caddede
yürürken farklı bir kişi olduğunu sezinler. Yeni bir başlangıç yapmaya ve
yeni bir hayata başlamaya karar verir.
Bir erkek giyim mağazasının önünden geçerken vitrinde duran bir takım
elbiseye takılır gözleri. " - İşte tam aradığım takım elbise!" der ve
dükkana girer.
Tezgahtara; " - Yeni bir takım elbise istiyorum" der.
Tezgahtar Joe'yu söyle tepeden tırnağa bir süzer ve;
" - Bir bakalım. 44 beden!" der.
Joe gülerek;
" - Kesinlikle doğru, nerden anladınız?"
" - Bu benim işim."
Joe takım elbiseyi dener. Üstüne cuk diye oturur. Joe aynada kendisine
hayran hayran bakarken tezgahtar sorar;
" - Yeni bir gömlekde ister misiniz?"
Joe bir kaç saniye düşündükten sonra;
" - Elbette" der.
Tezgahtar Joe'ya şöyle bir bakar;
" - Kol numarası 34 ve 16 numara yarım yaka."
Joe şaşırır;
" - Kesinlikle doğru nerden anladınız?"
" - Bu benim işim!"
Joe gömleği giydi. Evet gömlek süper olmuştur. Yakasını aynada düzeltirken
tezgahtar sorar;
" - Yeni ayakkabıya ne dersiniz?"
" - Evet lütfen. Bir de ayakkabılarınıza bakayım"
Tezgahtar Joe'nun ayaklarına bakarak;
" - Evet...9-1/2... E."
Joe iyiden iyiye afallar;
" - İnanamıyorum bir bakışta kaç numara ayakkabı giydiğimi nasıl
anladınız?
Vallahi bravo!"
Tezgahtar; " - Efendim. Bu benim işim."
Joe ayakkabıları da giyer. Gerçekten de ayakkabılar cillop gibi oturur
ayaklarına. Şöyle dükkan içerisinde bir tur atarken tezgahtar sorar;
" - Beyefendi vallahi jilet gibi oldunuz! Size bir tane de şapka veriyim
ben!"
Joe aynaya bakarak;
" - Heyt ulan be façayı o biçim düzdüm." diye içinden geçirir ve
" - Evet bir de şapka bakayım kendime!" der tezgahtara. Tezgahtar Joe'nun
kafasına bakarak; " - Eveeeeet...7-5/8."
Joe dumur üstüne dumur yaşamış bir şekilde tezgahtara;
" - Evet..doğru..nerden bildiniz?" diye sorar.
Tezgahtar iyiden iyiye havaya girmiş bir şekilde;
" - Bu benim işim efendim" der.
Şapka da süper oturmuştur kafasına.
" - Vayyy beee, ulan ben neymişim beee. Ulan ben var ya ben..." diye
düşünürken tezgahtar yine sorar;
" - Size bir tane de don verelim efendim"
" - Joe bir kaç saniye düşünür ve;
" - Tamam! Hemen bana en fiyakalı donlarınızdan getirin!" der.
Tezgahtar geri adim atarak "Eveeeeet..36 beden!"
Joe gülerek; " - İlk defa yanıldınız. Ben 18 yaşımdan beri 34 beden
giyiyorum!" der.
Tezgahtar kafasını sallayarak;
" - Hayır..size 34 olmaz. Erkeklik organınızı sıkıştırır ve omurganıza
basınç yapar bu da dayanılması güç bir baş ağrısı çekmenize sebep
olur!..."

KONUŞMAMAK
Kizilderinin teki kecilerini otlatiyormus. Derken bir cow-boy gelmis ve sormus:
- Senin kopegin mi?
- O kopek benim olmak!
- Onunla konusabilir miyim?
- Kopek konusamamak! Cow-boy kopege yaklasir.
- Nasilsin?
- Fena degil! (Kizilderili saskin...)
- Bu kizilderili senin sahibin mi?
- Evet.
- Sana iyi davraniyor mu?
- Evet, cok iyi. Gunde iki kez tuvalet icin dolastiriyor, bana yemek veriyor ve benimle oynuyor. (Kizilderili bu arada kafayi yemektedir)
Cow-Boy kizilderiliye sorar.
- Senin atin mi?
- O at benim olmak!
- Onunla konusabilir miyim?
- At konusamamak! Cow-boy ata yaklasir.
- Nasilsin?
- Fena degil! (Kizilderili daha da saskin...)
- Bu kizilderili senin sahibin mi?
- Evet.
- Sana nasil davraniyor?
- Iyi. Bana hergun gerekli yurususleri yaptiriyor, fazla yuk bindirmiyor, gunde 2 kere ve her terlememden sonra terimi siliyor, ve icinde yiyecek ve yataklik olan ufak bir ahir insa ediyor. (Kizilderili ne gozlerine ne de kulaklarina inanamamaktadir)
Cow-Boy tekrar kizilderilinin yanina gelir.
- Bu Disi Essek senin mi?
- Essek benim olmak, konusmak ama çok yalan soylemek .....


(ç)alıntıdır...

Akif Timurhan Zevraki // Hile Var

Nisan 05, 2009

HİLE VAR

Ziya zirvelere, zindan zemine
Ayda, günde günah yelde hile var
Yüce dağlar benzer tıpkı zengine
Yağmurda iltimas, selde hile var

Tabiatta ne varsa çoklu azlı
Elma, armut, kaysı, vişne, kirazlı
Tohum mikropludur, tarla marazlı
Dallarda çürüklük, dölde hile var

Nerde kalmış Köroğlu'nun narası
Radyolar çalıyor hippi havası
Hoparlo ayarsız, dönek dalgası
Rezistanslar rezil, pilde hile var

Sen vita önünde büzül ha büzül
O, teres, tereye etmez tenezzül
Kantarda tutukluk, terazide zül
Dirhemlerde dara. dilde hile var

Emri oyala, amiri okkala
Vardım bezzazlara, girdim bakkala
Çarşı pazar kalmış çapkın, çakala
Gimamızda güve, halda hile var

Kişinin özünü kemirmiş böcük
Yoğurt ile yağın yarısı sücük
Günlük yumurtadan çıkıyor cücük
Feriklerde foya, folda hile var

Şoför sarhoş, muavin beterdir ondan
Minibus emanet, müşteri rindan
Yanımız uçurum önümüz zindan
Farlar sis, firen fıs, yolda hile var

Solucanlar sömürürken içimizden
Birde sağcı, solcu girdi kıçımızdan
Ortaya düştük öldük acımızdan
Yan yok, sağda sülük, solda hile var

Ortak soframızfa vardır binbir tür
Oburlar atıyor topuna bir tor
Göre tatlı lokum, köre kurtlu lor
Küpte şor, kepçe şer, kolda hile var

Beslemeden emir verdik sürata
Bahaneyi bulduk demir kırata
Zımhada, zengide, dizginde hata
Hatta mayada mıh, nalda hile var

Vaktaki erişti yirminci asır
Halının yerine, serildi hasır
Ketenlerde kelek, kumaşta kusur
Şayaklarda şüphe, şalda hile var

Kiminin keyfi kok, yan gelmiş kepi
Kiminede düşmüş kemerin kipi
Bir yol görünmüyor kapalı hepi
Telvede tehlike, tabakta tipi
Fincanda fırtına, falda hile var

Paraya verildi en parlak paye
Ezildi insanlık, bozuldu maye
Dek, dolaptır elde dönen sermaye
Devlette desise, halkta hile var

Fazilet babında hepimiz fakir
Her şey bozulmuştur, arama bakir
Gümüşünde nikel, altında bakır
Sikke zül, paca pul, helde hile var

Dünyanda gazaptır, ahrette azap
Şaşkın Zevraki'ye yol göster yarab
Ummanlarda tayfun, deryada girdap
Denizlerde dalga, gölde hile var

Hepsi neysede, hapsoldu hafızam
Neynen okuyam ben, neynen yazam
Kalemde itikar, kağıdıma zam
Ette tuz, yağda hız, balda hile var

Saymakla bitmiyor sahte serisi
Kovmakla gitmiyor kahpe sürüsü
Yerli kovanında yaban arısı
Pişdarında puştluk, beyde hile var

Ey Zevraki sen zamanı dan etme
Beyhudeye kavga etme, kan etme
Bu karanlık böyle sürer zan etme
Ziya gelir, zulmet gider hele var, hele var.


alıntıdır // zevraki.com